Rap Nefer’in hikayesini ve yeni çıkan parçaları “Sessiz Çığlıklar’ı” Ömer Faruk Bozdemir’le nam-ı diğer Teber’le konuştuk.
Ekip içerisinde ürettiğimiz tüm eserlerde, sığ yaklaşımlardan ve manasız romantizmden uzak kalmaya çalışıyoruz. Ayrıca bizim de içinde bulunduğumuz yeni nesil yoğun inanç söyleminden çabuk bunalıyor. O yüzden hitap edeceğiniz kitleye göre bir strateji geliştirmeniz şart ama bunu yaparken de inandığınız değerlerin sınırlarını korumanız gerekiyor. Özetle bir denge kurmak, selde sürüklenircesine değil de üzerine düşünerek hareket etmek lazım.
Nefer’in hikayesini kısaca dinleyebilir miyiz?
Hikayemiz YediHilal Derneği’nin 2020’nin ilk aylarında başlattığı Rap Atölyesi’yle şekillendi aslında. Bizler bu atölyeye başvuran genç kardeşlerimizle birlikte Rap müzik üzerine dersler yapmaya başladık. Akabinde bazı deneme parçalar yazıldı. Yazılan parçalardan bir kısmının dernek yöneticilerimiz tarafından da beğenilmesi neticesinde bu işi daha profesyonel bir noktaya taşıma kararı aldık. Atölye derslerine şu anki ekibimizden Teber ve Çelebi katılıyordu sadece. O süre zarfında Nefer diye bir oluşum olmadığı gibi Tozo ve Asaf’ta sürece dahil değildi. İşin profesyonel bir noktaya taşınması kararı alınmasıyla birlikte bizler de bir ekip kurma karar aldık ve daha önceden Rap müzikle uğraştığını bildiğimiz bu iki dostumuza (Tozo ve Asaf) projeyi anlattık. Rap müzikle uğraşan gençler için “çatı” görevi görecek, beraber yol yürünebilecek bir oluşum kurma konusunda onlarda hemfikirdi. Nihayetinde “Nefer” kurulmuş oldu.
Yakın zaman önce Yusuf Berhak’la birlikte seslendirdiğiniz “Sessiz Çığlıklar” isimli bir parçanız yayınlandı. Yeni klibe tepkiler nasıl?
uan da gelen tepkiler gayet güzel. Klipteki Doğu Türkistan mesajı dinleyicilerimizde güzel etki bıraktı. Tabi her konuda olduğu gibi bu çalışmalarda da zaman geçtikçe teknik açıdan daha güzel işler çıkıyor. Biz de her yeni çalışmada daha fazla emek ve mesai harcıyoruz. Sessiz Çığlıklar’ın dinleyicileri, klibin çekim ve renk çalışmasını bir önceki “Feza” klibimize göre daha çok beğendiklerini dile getirdiler. Şu anki dinleyiciye ulaşma rakamlarımız da beklediğimiz düzeyde. Ama Ribat albümündeki “Feza” parçası hâlâ göz bebeğimiz. 🙂 Belki ilk olması belki de amatör ruhun daha fazla yansımasından ötürüdür bilemiyoruz ama “Feza” ayrı bir yerde duruyor bizim için. Uzun bir süre de öyle olacak gibi. 🙂
Hep denir ya “sanat, sanat için mi yoksa toplum için mi?” diye ben de şöyle sorayım aslolan fikir midir, dava mıdır? Yoksa rap mi?
Aslolanın rap olmadığı kesin bizim açımızdan. Çünkü müzik dahil tüm sanat dalları bir araç konumundalar. Konu edindiğiniz meseleyi, hissiyatı yüksek biçimde sunma girişimi bir nevi. Fikir ve dava meselesine geldiğimizde de bu ikisini birbirinden ayrı tutmuyoruz. Fikrimiz davamızı, davamız fikrimizi şekillendiriyor. Taşıdığımız yegane amaç bu toprakların meselelerini (tüm mazlum coğrafya dahil) elimizden geldiğince bu sanat dalıyla ifade etmek ve gündemde tutmak. Çünkü gündemin çok hızlı bir şekilde değiştiği hatta bazı odaklar tarafından manipüle edildiği şu dönemde üstün körü geçilemeyecek meselelerin gündemde kalması, o sorunların çözümü imkanını taşıyor bünyesinde. Tabii ki sadece bunlarla sınırlayamayız dava ve fikir meselesini. Ancak “Nefer” ekibi olarak bizim elimizden bu geliyor, biz de elimizden geleni en iyi ve en etkili bir biçimde sunma gayesi taşıyoruz.
Son olarak inançlarını sanata, özelde rap müziğe yansıtmak isteyenlere neler tavsiye etmek istersiniz?
“Kişi kendinden bilir işi” yaklaşımıyla cevaplamış olalım bu soruyu. 🙂 Bizler ekip içerisinde ürettiğimiz tüm eserlerde, sığ yaklaşımlardan ve manasız romantizmden uzak kalmaya çalışıyoruz. Ayrıca bizim de içinde bulunduğumuz yeni nesil yoğun inanç söyleminden çabuk bunalıyor. O yüzden hitap edeceğiniz kitleye göre bir strateji geliştirmeniz şart ama bunu yaparken de inandığınız değerlerin sınırlarını korumanız gerekiyor. Özetle bir denge kurmak, selde sürüklenircesine değil de üzerine düşünerek hareket etmek lazım. Ayrıca toplum için önemli olduğu düşünülen meseleler üzerine verimli okumalar yapmak (sadece kitap değil sosyolojik okumalar da dahil) ve akabinde o meseleleri teknik açıdan iyi bir hazırlıkla dinleyiciye yahut muhataba sunmak gerekiyor. Çünkü çağın kaçınılmaz noktasından biri de yapılan işlerin göze, kulağa ve kalbe itici gelmemesi. İnandığınız şeyi doğru bir biçimde sunduğunuz an zaten muhatabınızda karşılık buluyor. Son olarak Rap özelinde böyle bir yol tutmak isteyen arkadaşlar olursa buradan onları “Nefer” çatısı altında buluşmaya davet ediyoruz, kapımızın herkese açık olduğu bilinsin. 🙂 Allah’a emanet olun…