PAKİSTAN’IN MEHMET AKİF’İ: MUHAMMED İKBAL

Şura Nur Akpınar

İkbal çok genç yaşlarda şiir dünyasına adım atmış, milli duygularla kaleme aldığı yazıları ve taşıdığı hassasiyetleri nedeniyle Mehmet Akif’e benzetilmiştir.

Muhammed İkbal 1873 yılında Sailkot’ta dünyaya geldi. Babası ehl-i tasavvuftandı ve ilim dünyasına yakındı. Bu yüzden olacak ki Muhammed İkbal’in dini eğitiminde hassas davranmıştır. Muhammed İkbal’de bir Müslümanda olması gereken birçok özellik vardı. İlim ve bilime karşı sonsuz bir merakı olduğunu, yazdığı eserlerde ve eğitim hayatına baktığımızda apaçık bir şekilde görüyoruz. Urduca’nın yanı sıra Arapça ve Farsça öğrenmiştir ve İslâm edebiyatına ilgi duymaya başlamıştır. Bunlarla yetinmeyip Amerika’nın en iyi üniversitelerinden olan Cambridge Üniversitesinde felsefe okumuştur. Ardından Almanya’da doktor unvanını kazanmıştır. İkbal ayrıca İngiltere’de en yüksek hukuk diplomasını almıştır.

“Ey Batılı milletler! Bir dükkân değil Allah’ın yarattığı bu dünya

Değer verdiğiniz şeyler aslında değersiz
Kendi hançeriyle intihar edecek medeniyetiniz

Payidar olmaz çünkü zayıf dal üzerine yapılan yuva”

Batının dayattığı bu ırkçılığa karşı İslâm’daki kardeşlik bağının onlara karşı en büyük siperimiz olduğunun farkına vardı ve bize seslendiği onlarca şiir yazdı. Şu anki Müslümanların paramparça oluşunun sebeplerinden biri belki de Muhammed İkbal algısına sahip olamayışımızdır. Üstelik Muhammed İkbal’den örnek alacağımız, sadece algısı değil dava bilinci ve harekete geçme dürtüsüdür. Yaptığı hiçbir şeyi kendi çıkarlarını gözeterek yapmamış, Allah’ın rızasını gözetmiş ve din kardeşlerine faydalı olabilmek için çalışmıştır.

Muhammed İkbal’in en çok etkilendiği ve örnek aldığı kişiye baktığımızda Mevlana’yı görürüz. Mevlana’ya bakarak birçok ilgi alanını genişletmiş ve onlara yönelmiştir. İkbal, Türkiye’ye gelirken uçağın Türk hava sahasına girmesiyle ayağa kalkmış ve bir müddet öylece beklemiştir. Yanındakiler niçin ayağa kalktığını sorduklarında ise şu cevabı vermiştir: “Bu topraklar Hz. Mevlana’nın kabrinin bulunduğu topraklardır ve mukaddes mekânda yaşayan millet, öyle bir millettir ki yıllarca İslam’ın muhafızlığını yapmıştır. Eğer Türk milleti olmasaydı İslâm Arap yarımadasında hapsolmuştu. Bunun içindir ki gönlümde Hz. Mevlana’ya ve onun necip milletine karşı sonsuz bir saygı vardır. İşte bundan dolayı onlara hürmeten ayağa kalktım.” demiştir.

Muhammed İkbal yazdığı şiirlerle Hindistan’daki Müslümanların İngiliz sömürüsüne karşı ayaklanmalarında etkili olmuştur. Ayrıca kendi ülkesi olan Pakistan’ın kuruluşunda da önemli bir rol oynamıştır ve insanlarda milli duyguları uyandırması yönüyle, Mehmet Akif Ersoy’a benzetilmiştir. İkbal nihayetinde uzun süren hastalık sonucu 21 Nisan 1938’de vefat etmiştir ve arkasında gelecek nesiller için sayısız şiir, kitap ve mücadeleyle dolu geçen bir hayat bırakmıştır.

Bir Cevap Yazın

Your email address will not be published.