DÖNÜŞ

Sueda Demir

Detaylara takılmadan, hedefe yani Allah’ın rızasına odaklanarak
bu yolda düşe kalka da olsa yürümeliyiz.

Devir aynı devir, insan aynı insan. Maske takmış Ebu Cehiller türlü oyunlarla üzerimize saldırıyor.

Erkam’ın evi. Hepimizin kulağına ufakta olsa çalınan bu ev, ev olmasının ötesinde neydi? İslam’ın yüceldiği, ilmin derya deniz olduğu, mahzunları teselli bulduğu cennet bahçesinden bir parçaydı. Kur’an öğreticisi Mus’ab Bin Umeyr, cesaretin vücut bulduğu Mikdat ibn Amr, müezzin Bilal-i Habeşi, sabrın emsali Ammar bin Yasir ve tabii ki fedakarlığın örneği Erkam b. Ebi’l Erkam bu bahçenin meyvelerindendi. 10 yaştan 55’e kadar uzanan bir yaş aralığı olsa da genel yaş ortalaması 25-28 idi. Günümüzdeki eğitimin yapı taşlarının atıldığı bu evde akla ve ruha eğitim veriliyor, gizli tebliğ ile de güçlerine güç katıyorlardı. Önce “La İlahe İllallah” kalplere oturdu ardından cahiliye insanlarının içini şuursuzca doldurduğu güç, umut, kazanç, şeref gibi kavramlar yeniden inşa edildi.

Gücün çoklukta olmadığı, şerefin zorbalıkta olmadığı, umudun yalnızca Allah’tan olduğu zihinlere yerleşti. Eski gelenekleri en güzele çeviren Kur’anî bir ahlak ve sağlam bir irade eğitimiyle de en güzel örnek olan Allah Resulü’nün ışığında ilerlediler. Böylelikle bugün hepimizin gıpta ile baktığı ve feyizlerinin nesillerce aktığı sahabeler ortaya çıktı. Hz. Ömer’in Müslüman oluşuna kadar devam eden topluluk bu dönüm noktasından sonra ilk defa Kabe de toplu namaz kıldı. O günden sonra da her şey giderek daha iyi oldu. En başından itibaren zengini, kölesi ve en başta Allah Rasulü varını yoğunu ortaya koyup İslam’ı yüceltmeye çalıştı. Allah’ın izniyle de öyle de oldu.

Sonra yanlış hayatlar ve itikadlar yüzünden neredeyse başladığımız noktaya yaklaştık. Ümmet yine mahzun ve işkencelere maruz kalıyor. Evet, şuan zahiren Dâr’ül-Erkam yok. Ama ruhu kanımızda. Bize düşen bunu son raddeye kadar yaşatmak. Zor zamanlar da yapılan iyiliğin önemini Allah Rasulünün Medine’ye hicretten sonra Erkam’a (r.a) kendisinin dahi evi yokken bir ev hediye etmesinden anlayabiliriz. Bugün evini açmak herkesin yapabileceği bir şey değil ama herkeste kendi istidadından sorumlu. Kimse küçük bir çocuktan savaşta kılıç sallamasını beklemiyor ama dinin gerekliliklerini öğrenmesini bekliyor. Bugün ben, ben olarak ne yapabilirsem ondan mesulüm. Yoksulla yemeğimi paylaşmak, üşüyen ayaklara patik örmek, bilgimi paylaşmak hatta mazluma gönlümü açmak. Detaylara takılmadan, hedefe yani Allah’ın rızasına odaklanarak bu yolda düşe kalka da olsa yürümeliyiz.

Gayret bizden, başarı Allah’tan.

Bir Cevap Yazın

Your email address will not be published.