NASIL HİSSEDİYORSUN?

Rümeysa Berire Önlem

Ve bu yalnızlığa binaen insanların ‘’gerçekten’’ iç dünyalarında ‘’nasıl’’ olduklarını ve ‘’nasıl’’ hissettiklerini merak ettim. Farklı yaş gruplarındaki insanlara nasıl hissettiklerini sordum, sahiden; ‘’Nasıldılar?
Nasıl hissediyorlardı? Bir sene boyunca hayatlarında ne değişmişti?’’

Geleceğe yönelik planlarımızın, hedeflerimizin, hayallerimizin hatta düşüncelerimizin bile ertelendiği bir gündü 11 Mart 2020. Ülkeyi kasıp kavuran, ölüm korkusuyla baş başa bırakan, yirmi birinci yüzyılda insanlara el yıkamayı ve temizliğin önemini öğütleyen aynı zamanda sağlığımızın her şeyden daha kıymetli olduğu gerçeği ile bizleri yüzleştiren bir salgınla karşı karşıya kaldık: kovid-19
Koronavirüs adıyla bildiğimiz Covid-19’un ülkemize girmesiyle birlikte gelen sokağa çıkma yasakları, artan ölümler, ekonomik zorluklar toplumsal olarak birtakım hezeyanlar yaşamamıza sebep oldu.

Tüm bu hezeyanların, travmaların, sosyal mesafe kurallarının sonucunda insanların ‘’dijital bir yalnızlık’’ yaşamaya maruz kaldıklarını gözlemledim.
Ve bu yalnızlığa binaen insanların “gerçekten’’ iç dünyalarında “nasıl’’ olduklarını ve “nasıl’’ hissettiklerini merak ettim. Farklı yaş gruplarındaki insanlara nasıl hissettiklerini sordum, sahiden; “Nasıldılar? Nasıl hissediyorlardı? Bir sene boyunca hayatlarında ne değişmişti?’’

Sinem Aydın / 32: Karun hazineleri gibi hissediyorum kendimi. Kıymetli ama beceriksiz bir altın ustasının ziyanı gibi.

Semanur Kuzu / 20: Güneşin ışıkları dünyayı aydınlatmaya başladığı zaman, zihni karanlığı yaymaya başlayan insan nasıl olabilir ki?

Büşra Kaya / 24: İyiyim sözcükleriyle geçiştirmeli miyim, yoksa sorduğun soruyla yüzleşmeli mi? Hangisi daha evla?
Esen sert poyrazla sonbaharın geldiğini hisseden bir yaprak gibiyim, çaresiz ve bitkin.

Hilal Nur Yıldız / 22: Geleceğe dair biraz ümitli, biraz kaygılıyım. Sahiden gelecek, gelecek mi?

Özlem Turhan / 51: Hamdolsun, rabbimden her zaman ümitliyim.

Zülal Aslanhan / 21: Annemin ve tüm sevdiklerimin kıymetini anladığım bir yıl. Şerrin içindeki hayrı görebildiğim için mutluyum.

Rabia Hifa / 24: Yaşım küçük, ruhum yorgun. Karmakarışığım. Sevdiklerimi kaybetmekten korktuğum ve onlara doya doya sarılamadığım bir yıldı, sanırım boşluktayım.

Dilek Bozdağ/ 28: Bunca telefon direğine rağmen birbirini duymayan insanların arasındayım, nasıl olmalı ya da nasıl hissetmeliyim?

Selda Kurt / 17: Özlem doluyum. Arkadaşlarımı ve onlarla vakit geçirmeyi çok özledim.

Halid Aslantuğ / 40: Geçen bunca zamana rağmen birbirine vakit ayıramayan insanların arasında, anlaşılmayı bekleyen bir haldeyim.
Zaman geçiyor, yaş geçiyor hakikat geçiyor. Zamanın anlamını yitirdiği bir dönemde yalnızlığın kaçınılmaz bir gerçek olduğunu kabullendim, bekliyorum.
Çünkü biliyorum beklenen güzelse, beklemek güzeldir.

Gülay Mert / 37: Her şeyin sahibi olana sığındıkça tüm kaygı ve endişelerimden uzaklaştığımı fark ettim. Hayatımın ve yaratılışımın anlamını sorguluyorum. Huzurluyum.

Evrende ne kadar insan varsa o kadar doğru ve o kadar duygu vardır. Yaşamış olduğumuz duyguların sebepleri ise bakış açımız ve bakış acımızdan kaynaklanır. Bazılarımız hayata daha karamsar ve umutsuz bakarken, bazılarımızın tebessümü insanlara ilham verir. Duygularımız ne kadar farklı olursa olsun bizi ortak paydada buluşturur. Bu ortak payda hayatın bazen çok anlamlı bazen ise çok anlamsız olduğu durumlardır. Ülkemizde pandemi ilan edildiği günden bugüne olumlu ve olumsuz pek çok durumla karşı karşıya kaldık. Kimi zaman evde hobilerimize yönelip, boya kalemleriyle resim yapmaya çalıştık, kimi zaman dostlarımızı ziyaret etmek yerine, görüntülü konuşarak hasret giderdik…

Sevdiklerimizin kapısını çalmaya korktuğumuz zaman dilimindeyken hissettik hayatın yitirdiği o anlamı. Her gün televizyonda ölüm oranlarını okudukça aramaya çalıştık yitirdiğimiz o anlamı.

Araftaydık; bazen çok anlamlıydı yaşamak, bazen çok anlamsız. Kendimizle baş başa kalma fırsatını uzun zaman sonra belki de ilk kez yakaladık. Aklımızı değil, kalbimizi başımıza aldık. Ölümün içinde hayat olduğunu bir kez daha anladık.

Hal böyle olunca iç dünyamıza kapandık. Kendimize yeni bir dünya inşa ettik. Tedbirlere ve sanal gerçekliğe uygun bir dünya. Kafamızda beliren soru işaretleri, varoluş anksiyeteleri, endişe ve kaygıları içimize attık.

Ve içimiz de oldu bir dünya…
Sayın bayım/ hanım,

Bazen her şey yolunda gitmez, ama yolunda gitmeyen şeyler de yola tabiidir. Koşmamız gereken yolu yürüyecek mecali kendimizde bulamadığımız zamanlar olabilir, bazense durmamız gereken yolda çoktan yeni istikamete doğru adım atmış olabiliriz. Yürümekte bizim içindir, durup dinlenmekte. Düşünmekte bizim içindir, düşüncelerimizden kaçmakta. Ama en önemlisi: insanın anlam arayışıdır.

Yaşadığımız her dönemin zorlukları ve güzellikleri olduğunu kendimize daima hatırlatmalıyız. Zorluklarla başa çıkacak kadar güçlüyüz, güzellikleri görecek bir kalbimiz var.

Unutmamalıyız; duygularımızı kontrol etmek bizim elimizde. İrademizi terbiye etmeli ve her şeye rağmen yola devam etmeliyiz.

Şer gibi görünse de özünde insana ders veren bir salgın sürecini geride bırakma aşamasındayız.

Ve biliyoruz,

“Bir sabah gele

Bir Cevap Yazın

Your email address will not be published.