Y/OL

Sümeyya Arslan

Her dem yolda olacağız. Belki yürümekle varamayacağız ama biliyoruz ki varanlar yürüyenler olacak.
İşte buna dayanacağız; kelama inanarak atacağız her adımımızı.

Meselemiz yolda olmak, zorluklarıyla birlikte ona katlanabilmektir. Yolu yormadan, kendimizi bozmadan, istikametten çıkmadan yürüyebilmektir. İleriye dair her adımımızı “olmak” için atmaktır. Şunu unutmamalıyız ki “yolda olur” insan.

Yola ‘sen’ ve senin yanına bir de ‘yoldaş’ gerek. “Evvel Refîk Bâde’l Tarîk” (Önce Yoldaş Sonra Yol) demiş eskiler. Biz bu uğurda ilk olarak kendimizi alacağız yanımıza. Yolumuza yoldaş, derdimize deva ilk olarak kendimiz olacağız. Çünkü insan ilk kendiyle olabilmeli, kendiyle yürüyebilmeli, kendiyle birlikte bir şeyler başarabilmeli… Yolu tüm zorluklara rağmen kendiyle ele ele verip aşabilmeli. Zira “insanı yol değil, yoldaşı yorar” derler. Bu yolda kendimizi yormadan yürüyebilmeliyiz, fiziksel anlamda bir yorgunluk değil bahsettiğim. Takılıp düştüğümüz her adımda, o tozlu yollardan kalkıp silkelenebilmeli ve yeniden daha güçlü bir şekilde kendimize gelebilmeliyiz. Evet ‘kendimize gelebilmeli’, çünkü yoldaki tüm zorluklar bizi kendimize götürecek ufak imtihanlar silsilesi…

Her şey hazırsa ilk adımımızı Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla başlayarak atabiliriz. Bu yolda gayemiz ne yürümek ne yol aslında. Yoldan, yolcudan maksat vuslattır haddi zatında.

Yola ufak adımlarla çıkmalıyız. Çünkü biliyoruz ki büyük sonlar küçük başlangıçların eseridir. İşte bu yüzden ufak bir adımla başlayacağız, minicik bile olsa. Sonra bir adım daha. Evet bir adım daha, bir adım… Adımlarımız büyüyecek, umutla kanatlanan yarınlara…
Her dem yolda olacağız. Belki yürümekle varamayacağız ama biliyoruz ki varanlar yürüyenler olacak. İşte buna dayanacağız; kelama inanarak atacağız her adımımızı. Yolda olmak yetmeyecek hiçbir zaman, asıl olan “doğru yolda” olabilmemiz olacak. Bir ayetin sırrına ermek aslında; “emrolunduğun gibi istikamet üzere (dosdoğru ol)”.

Bu yolculukta önümüze her seferinde çeşitli yollar çıkacak. Her yola girebilme gibi bir seçeneğimiz elbette olamayacak. Herkesin girdiği yola da giremeyiz, seyahat ederken önümüze çıkan her otobüse binemeyeceğimiz gibi… Bir tercih yapmamız gerekecek. Bu yolların bir kısmını reddedecek, bir kısmına yöneleceğiz. Zaten imtihan da bir seçimler silsilesi değil midir? Bazen yollarımız sarpa saracak, bazen de güllük gülistanlık olacak. Biz kendimiz için doğru olan yolu seçebilmeli ve bu yolda sebat etmenin idrakine varmalıyız. Çünkü o zaman yolumuz çiçeklenme ümidini taşıyacak. O ümit; yoldaki dikenleri çiçeklere dönüştürecek. O mis kokulu çiçekleri koklayarak atacağız ileriye adımlarımızı.

Sabır; tüm ümitleri olgunlaştıran yegane dayanaktır. Bekle, sabret, yolda ol. O seni doğrusuna çıkaracaktır. Biliriz ki her zorluktan sonra bir kolaylık vardır. Ve biliriz ki O, sabredenlerden razıdır.

 

Bir Cevap Yazın

Your email address will not be published.